KASTEN ÖLDÜRME SUÇU ÜZERİNE GENEL HATIRLATMALAR

(TCK 81-82)

            İnsan en değerli varlıktır. Hukuk düzeni içinde en üstün değer de insan yaşamıdır. İnsan öldürme suçu, insanlık tarihi kadar geçmişi olan bir suçtur. Bu yönüyle insan öldürmenin ağır bir suç olduğu herkes tarafından bilinir. Bir kimsenin keyfi olarak yaşama hakkından mahrum bırakılması, diğer tüm temel hakları anlamsız bırakır, kullanılmaz hale getirir. Yaşam, tüm hakların temel sahibidir. Savaş hali, devletin varlığını tehdit eden durumlarda bile yaşam hakkı hiçbir şekilde ihlal edilemez. İşte tüm bu sebepler Türk Hukukunda öldürme suçu ağır bir şekilde cezalandırılmıştır.

Kasten insan öldürme suçu, bir başkasının hayatına kasten son verilmesidir. Kasten öldürme suçunun temel şekli TCK md. 81’de, nitelikli şekli de TCK md.82’de düzenlenmiş olup suç ile korunan hukuki değer kişilerin yaşam hakkıdır.

Bunun yanında trafik kazası, iş kazası ve doktorların sebep olduğu ölümlerde ise taksirle öldürme suçu oluşmaktadır.

TCK’nın 81. Maddesine göre, kasten adam öldürmenin basit şeklinin cezası müebbet hapis cezasıdır

Kasten öldürme suçu, TCK’da serbest hareketli bir suç olarak tanımlandığı için hem icrai bir hareketle hem de ihmali bir hareketle işlenebilir.

Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri TCK 82 maddesinde sıralanmış olmakla, bizler bu yazımızda önemli gördüğümüz hallerini değerlendireceğiz.

  • Silahla adam öldürme;

Silah kavramı, TCK uygulamasında çok geniş bir tanıma sahiptir. Silah kavramının ne anlama geldiği TCK’nın 6/1-f maddesinde açıklanmıştır. Buna göre, klasik bir şekilde tabanca, tüfek, bıçak gibi aletlerin silah kavramına dahil olduğundan kuşku yoktur. Ayrıca, suçta elverişli şekilde kullanıldığı takdirde, kalem, tırnak makası, araba anahtarı vs. gibi sınırsız sayıdaki araç silah olarak kabul edilmektedir.

Silahla kasten adam öldürmenin cezası, suçun temel şeklinin cezası olan müebbet hapis cezasıdır. Silahla veya silahsız bir şekilde insan öldürmenin temel cezası aynıdır. Silahla adam öldürme suçu, suçun temel şekli içinde mütalaa edilmektedir. Yani silahla adam öldürme suçu TCK 81 maddesi kapsamında kalmaktadır.

  • Tasarlayarak (taammüden) kasten adam öldürme suçu;

TCK 82/1-a maddesinde düzenlenmiş olup suçun nitelikli hallerinden en önemlisidir. Tasarlama kavramının ne olduğu kanunda açıklanmadığından kavram Yargıtay kararları ile açıklığa kavuşmuştur. Yargıtay’a göre, fail suç işleme kararı aldıktan sonra araya zaman girmesine rağmen suç işleme kararından vazgeçmeyip soğukkanlı ve planlı bir şekilde fiili işlerse tasarlayarak insan öldürme suçu işlemiş olur.

Fail, bir kimsenin yaşam hakkını ortadan kaldırmak üzere sebatla ve şarta bağlı olmadan karar vermiş, eylemi düşünüp planlamış, makul bir süre geçip ruhsal sakinlik gerçekleştiği halde kararından vazgeçmeyerek insan öldürme eylemini planladığı şekilde gerçekleştirmiş ise tasarlayarak insan öldürme suçu işlenmiş olur.

Tasarlama; ani kast türünün dışında kalmakta, düşünce kastına girmektedir. Hukuki niteliği öğretide tartışmalı ise de, Yargıtay’ın duraksamasız uygulamalarına göre, tasarlamadan bahsedilebilmesi için:

1-Failin bir kimsenin yaşam hakkı veya vücut bütünlüğüne karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi,

2-Failin düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması,

3-Failin gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir.

Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail, bu süre içerisinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır. (Yargıtay CGK -Karar: 2012/227)

Tasarlama ile kasten öldürme suçuna yönelik doktrinde iki farklı görüş benimsenmektedir. Bunlardan ilki soğukkanlılık teorisidir. Bu teoriye göre, tasarlamadan bahsedilebilmesi için, suç işleme kararının alınmasından suçun icrasına kadar belirli bir zamanın geçmesi ve bu süre içerisinde suç kararından dönmeyen ve sebat gösteren kişinin, soğukkanlı bir şekilde eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Diğer teori ise plan kurma teorisi; suç işleme kararının verilmesi ile icraya başlama arasında geçen süre zarfında, suçun işleneceği yer, zaman ve işleniş şekli konusunda hazırlıklar yapan, düzenek kuran, araçlarını seçen ve projeler hazırlayan kişi tasarlayarak hareket ettiği kabul edilir.

Tasarlayarak öldürme suçunun cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.

Kasten Öldürme Suçunda Haksız Tahrik İndirimi Hangi Koşullarda Nasıl Uygulanır?

Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir.

Haksız tahrikin derecesi, haksız tahrikte dengenin bozulup bozulmadığı, haksız tahrikin nitelik itibariyle ağır olup olmadığı, haksız tahrikte ilk haksız hareket kavramı sanığın savunmasını yapacak olan ceza avukatı tarafından dikkatlice değerlendirilerek savunma yapılmalıdır.

Kasten adam öldürme suçunda haksız tahrikin derecesine göre faile verilecek ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla, müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasıdır.

Kasten Öldürme Suçunda Meşru Savunmanın (Meşru Müdafaa) Değerlendirilmesi

Meşru Müdafaa diğer bir deyişle meşru savunma, kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı o anki durum ve imkanlarla saldırı ile orantılı bir şekilde saldırıyı engellemek için işlenen fiildir. TCK’nın 25. Maddesinde düzenlenen meşru savunma, ceza hukukunda bir hukuka uygunluk nedenidir. Saldırıyı defetmek için orantılı karşı güç kullanan kimse, meşru müdafaa hükümleri gereği cezalandırılmaktan kurtulur.

Kasten adam öldürme suçunun meşru müdafaa altında işlenmesi halinde fail cezalandırılamayacağı için, meşru savunmada saldırıya ve savunmaya ilişkin şartlar, meşru müdafaada sınırın aşılıp aşılmadığı savunmayı yapan ceza avukatı tarafından titizlikle değerlendirilmelidir.

ADAM ÖLDÜRME SUÇUNA İLİŞKİN ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

T.CYARGITAY
1.CezaDairesi
Esas:2014/6027
Karar:2015/1368
Karar Tarihi: 10.03.2015

A-Tasarlamanın kabulü için öldürme kararının alınmasından sonra, ruhsal dinginliğe ulaşıldığının kabule elverişli makul bir süre geçmesine rağmen, eylem kararlılığından dönülmemesi ve belli bir hazırlıkla sebat ve ısrarla öldürme fiilinin gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, tasarlamanın unsurlarının gerçekleşmediği olayda, sanığın eylemlerine uyan kasten öldürme suçlarından TCK’nun 81/1 maddesi gereğince hüküm kurulması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek TCK’nun 82/1-a maddesi uyarınca hüküm kurulması,

B- Olaydan bir süre önceye kadar sanık ile beraber yaşayan maktül ..’nin, maktül İ.. ile birlikte yaşamaya başlaması, zaman zaman sanık ile maktüllerin maddi konularda tartışması, sanığın ..’yi rahatsız etmesinden dolayı tazyik hapsine maruz kalması, olay günü de savunmaya göre, sanık ile maktül ..’in telefonda tartışmalarında ilk haksız hareketin sanıktan geldiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık yönünden maktül .. ve ..’nin eylemlerinin objektif ölçülerde haksız tahrik oluşturmayacağı gözetilmeyerek sanık hakkında haksız tahrik dolayısıyla indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayini,

T.CYARGITAY
CezaGenelKurulu
Esas:2013/1-822
Karar:2014/297
Karar Tarihi: 03.06.2014

Haksız tahrik, 5237 sayılı TCK’nun 29. maddesinde; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir, diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenmiştir.

Haksız tahrik, failin haksız bir fiilin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder ki, bu durumda fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında oluşturduğu karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir.

Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;

a) Tahriki oluşturan bir fiil olmalı,

b)Bu fiil haksız bulunmalı,

c)Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,

d)Failin işlediği suç bu ruhi durumun tepkisi olmalı,

f) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.

5237 sayılı TCK’nda, 765 sayılı Kanunda yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayırımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hakim tarafından değerlendirmesi yapılıp, sanığın iradesine olan etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde;

Sanık ile maktulün aynı köylü ve akraba oldukları, sanığın 28 yıldır dini nikah ile gayri resmi olarak birlikte yaşadığı ve ortak üç çocukları bulunan R. ile maktulün ilişkisi olduğu yolunda şüphesinin oluştuğu, sanığın suç tarihinden yaklaşık bir yıl önce çıkan bu şüphesinin doğru olup olmadığı konusunda araştırma yaptığı, bu amaçla bir çok kişi ile konuşarak gerçeği öğrenmeye çalıştığı, halk arasında da bu konuda söylentiler olduğunu öğrendiği, maktulün bu söylentilerden ve sanığın çabalarından haberdar olmasına rağmen bunları sona erdirmek için hiçbir girişimde bulunmadığı, sanığın da eşi R. ile maktulün ilişkisi olduğuna inanarak maktulü tasarlayarak öldürdüğü olayda, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 29. maddesinde düzenlenmiş olan haksız tahrik hükümlerinin uygulanması isabetli ise de, maktul ile sanığın dini nikah ile birlikte yaşadığı eşi arasında cinsel ilişki bulunduğu konusunda dosyaya yansıyan bir delil bulunmamakla birlikte, maktulün, köylüsü ve akrabası olan sanığın dini nikahlı eşi ile kendi arasında ilişki olduğu yolunda sanıkta oluşan ve halk arasındaki söylentilerle de kuvvetlenen şüpheyi gidermek için hiçbir çaba harcamadığı, aksine davranışlarıyla sanığın şüphelerinin iyice artmasına ve bu konudaki kanaatinin oluşmasına neden olduğu anlaşıldığından, maktulden kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturduğu kabul edilen bu eylemin ulaştığı boyuta göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası verilmesini gerektiren haksız tahrik nedeniyle en az oranda indirim yapılması gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeyle sanık hakkında fazla indirim yapılarak ceza miktarının 21 yıla indirilmesi suretiyle noksan cezaya hükmedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Bu nedenle, yerel mahkemenin direnme hükmünde isabet bulunmamaktadır. Ancak yerel mahkeme direnme hükmü taraflarca temyiz edilmediği ve ceza miktarına göre resen temyize geldiği göz önüne alındığında, aleyhe temyiz olmamasından dolayı bu husus bozma nedeni yapılmayarak eleştiri konusu yapılmakla yetinilmelidir.

Bu itibarla, haksız tahrik nedeniyle fazla indirim yapılmak suretiyle sanığa eksik ceza tayini nedeniyle isabetsiz olan yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe temyiz bulunmamasından dolayı eleştiri ile onanmasına karar verilmelidir.

Av. Feridun SALTIK

 

© Copyright 2017 STA Hukuk by STA